Gönüllü Yazar/Paylaşımcı - Leyla İrten


Hani yazar burada ne anlatmak istemiş der gibi, soyut bir resmi seyreden sanatsever de kendini aynı soruyu ister istemez sorarken bulur. Çok doğal; çünkü karşınızdaki eser sizi bilmediğiniz bir deneyime davet ediyor...Soyut resme içiniz birden kaynıyor ya da; “maalesef” deyip alışkanlıklara devam etmeyi seçiyor insan… Bir başka örnekle ifade etmek istiyorum; hani bazen bilmediğiniz, tanımadığımız bir lisanla kulağınıza çalınan bir ezgiyi dinlediğinizde; gönlünüz, ruhunuzla uyum gösteriyorsa; sözlerini anlamasanız bile o ezgiye bir ısınır insan…Soyut resim de işte böyle, karşısına geçtiğinizde, gerçek dünyadan bir kesiti olduğu gibi yansıtan bir eseri izlerken olduğundan farklı şu yorumlara çok rastlanmakta;  

  1. Nedir bu? Bunu ben de yaparım
  2. Şu renkler nasıl da etkiledi, sanki (örneğin) uçsuz bucaksız orman…
  3. Karşısından ayrılamıyorum, bu resimde beni büyüleyen bir şey var! (büyük olasılıkla mükemmel bir kompozisyonla renkler ahenkle tuvale yerleşmiş sizi çoktan kendi sihirli ortamlarına almışlardır)

yani demem o ki; soyut resme ısınmak/alışmak farklı bir durum sanki, biraz daha göz, ruh egzersizi gerektiriyor.

Tabii ki emekle ortaya çıkan her eserin izleyişinde uyandırdığı duygular kişiye özel, hatta o anki ruh hali ile de çok ilintili olabilir; ama soyut resim, işte o lisanını bilmediğimiz ezgide olduğu gibi garip şekilde etkiliyor

Peki soyut resim nedir? *

Antalya Kültür Sanat Galerisinde 3 katta mükemmel bir sunumla sergilenmekte olan  Habip  Aydoğdu eserlerini görüp de etkilenmemek mümkün değil derken işte tam zamanı diye düşündüm ve bu soyut resim konusunu; Türkiye'de Guzel Sanatlar egitiminde  önemli rolü olan **Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu mezunu, hem sergisini büyük hayranlıkla izlediğimiz ve 3 Eylüle kadar sürecek Habip Aydoğdu, hem Antalya’da yerleşik ve Antalya’da sanat ortamına eser üreterek, önde gelen galerilere danışmanlık yapmakta olan,  gerçek bir soyut resim uzmanı diyebileceğimiz sanatçı Tuncer Ertuğrul (kendisini bu yazıda bir nevi ev sahibi olarak tanımlanabilir bir yandan) hem de 2022 Eylül ayında Himmet Öcal Sanat Galerisi’nde sergisi ile Antalya’ya konuk olan Necdet Öksüz ile konuşmak  istedim. Belki de siz de benim gibi soyut resim sanatını merak ediyorsunuz ya da kendinizi bu alanda geliştirmek istiyorsunuzdur. O zaman, birlikte bu değerli sanatçıların paylaşımlarına birlikte bakalım.

Sohbete başlamadan önce, kesin biliniyordur ama yine de buraya eklemek gerek; bu yazıya konu olan soyut resmin tanımına baksak? Duygular düşünceler Soyut resimde gerçekçi veya tanınabilir olmayan biçimler, renkler ve çizgiler kullanılarak ifade edilmeye çalışılmakta.  Soyut resim sanatçıları, izleyicilerin kendi yorumlarını yapmalarına olanak tanıyan açık uçlu ve çok yönlü eserler yaratıyorlar.  (Yazının sonunda soyut resme dair biraz daha detaylı bilgiler yer almaktadır)

Değerli sanatçılar, Habip Bey, Necdet Bey ve Tuncer Bey, (bilgi: cevaplar; sanatçıların soyadlarına göre alfabetik düzende paylaşılmaktadır)

Siz kendi kelimeleriniz ve bakış açınızla soyut resmi nasıl tanımlıyorsunuz? En basit anlatımı ile; bir ressamın soyut resme yönelmesi farklı olma isteği ile mi gelişiyor ya da bir dönüşüm noktası mı sayılabilir? Ya da…

Habip Aydoğdu Sevgili Leyla İrten, öncelikle Antalya’daki sergimle ilgili güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim. İnsanoğlu zaten içinin dışa vurumundan ibarettir. Sanat da biraz içimizde doğan, içimize doğan bir şeydir. Her sanat insanı, her sanatçı ömrü boyunca kendi hakikatinin kendi gerçeğinin peşindedir. Rahmetli Adnan Turani bu durumu “enayi kahramanlarız biz” şeklinde açıklardı. Hepimiz bunu bulamayacağımızı bile bile arayıp duran Donkişotlar gibiyiz. Aslında ne kadar gerçeklikten uzaklaşabilirsek benim sanatsal dilime bakışıma göre gerçek sanata da bir o kadar yaklaşabiliyoruz.

Resimde doğal görüntüden, imgeden hiç mi hiç iz bulunmayan resimler için soyut sözcüğü kullanılır. Oysa bana göre her ressamın zihninde doğa en azından düşünsel olarak vardır. Resim sanatı hangi malzeme hangi teknik hangi bakışla yapılırsa yapılsın soyutlama gerektiren bir yanı hep olmuştur. Bir ressamın soyut resme soyutlamacı bir yaklaşıma yönelmesinin farklı olma isteği ile bir ilgisi olamaz. Her alanda olduğu gibi soyut çizgide de binlerce insan resim yapıyor. Her ressam zaten hangi bakışla, hangi resimsel tavırla resmederse resmetsin farklı olmak zorundadır. Bir ressamın dönüşümleri, değişimleri bir anda oluvermez. Bu bir doygunluk ve içselleştirme sorunudur. Ruhunda yaşanan bir zirvedir ve vakti gelince pat diye oluşuverir. En son noktada asıl kaynağımızın kendi ruhumuz olduğuna inanıyorum. İnsan ruhunun karanlık yerlerinin hala aydınlatılmış olabildiğini düşünmüyorum. İçimizi biraz deşeleyip daha da derinlere inince, kendi karanlığımızın ne kadar da kapkaranlık olduğuyla yüzleşiyoruz. Ne çizersek çizelim. Ne boyarsak boyayalım, bunları nasıl yaparsak yapalım, kendimizden, çocukluğumuzdan kolay kolay kaçış yok. Aslında kendi ruhumuzu, kendimizi çiziyoruz ve bunu da ancak soyutlamacı bir yaklaşımla ifade edebileceğimize inanıyorum.

Tuncer Ertuğrul  İçsel duyguların dışa vurumudur, devamlı serbest ve özgür bir şekilde yaratıcılık ister. Onun için soyut resim hiç birbirine benzemez. Tabii ki burada ressamın farklı olma özelliği olması da önemlidir. O içsellik hep vardır aslında farklı bir resim yapmayı kim istemez ki…soyut resim, sanatçı için bir dönüşüm noktası olmalıdır. Bir bakışla soyut resim, resim yüzeyine aktarılmış soyutlanmış bir biçimdir. Soyut sanatta öz ve biçim birbirinden ayrılamaz. Ruhu ihmal ederek, yalnız görünene bağlanmak, biçimin yapmacık tarafını resmetmekte ve görmekle kendini sınırlamaktır. Öz, vurgulanmak istenen temel düşünce ve ileti, bir mesaj özelliği taşır ve diğer bir ifade ile içeriğin biçimlenmesidir. Biçim ise, renklerin ve şekillerin bir Harmoni içerisinde kullanılmasıdır. Resmin görünen tarafı değil de görünmeyen tarafını yapabilmektedir soyut resim.

Necdet Öksüz Soyut resim; altında derin duygu ister. “Soyut yapabilmek kolay gibi gelir ama öyle değildir” Degas’nın bir sözü bu; resim yapmak kolaydır bilirseniz çok zordur der usta resmin başlaması desendir müzikteki nota bilgisi gibi; bilmeyen soyut yapamaz soyut heyecan verir insana rahatlatır hayal kurdurur.

Bu soruyu birçok kez duymuşsunuzdur, ben de sormak istiyorum. Soyut resim sanatı, gözle görülen gerçekliği değil, sanatçının iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini ve hayallerini ifade eden bir sanat dalı olduğuna göre; siz soyut resim yaparken neler hissediyorsunuz ve ilham kaynaklarınız nelerdir?

Habip Aydoğdu iç dünyamız, duygularımız, hayallerimiz, düşlerimiz, düşüncelerimiz, acılarımız, sevinçlerimiz hayata her nasıl bakarsak bakalım ister gerçekçi ister gerçeküstücü, bunlar; farklı pratiklerden de olsa her sanatçının sorunlarıdır. Sadece ifade ediş biçimlerimiz farklıdır o kadar. Beni en çok hayat ve sezgilerim beslemiştir. Acılar dertler, sıkıntılar, çelişkiler de beni hem beslemiş hem de soyut bir çizgiye yönelmemde etkili olmuşlardır. Hayatın sanattan hep bir adım ötede olduğuna inanmışımdır. Hayata sahici dokunabilmenin yolunun soyut bir damardan geçtiğine inanıyorum. Neler hissettiğime gelince; beynimde bin bir tilki dolaşır. Düşler, düşünceler oradan oraya savrulur. Bu duygular içerisinde ve de resmimi üretirken çoğu kez kendimi kaybederim. O anlarda yaşadığım tipik bir trans halidir. Zaman zaman gözlerim kapalı çalışırım. Eksilte eksilte tamamlaya tamamlaya bitirmeye çalışırım. Hep bir çırpıda bitsin isterim resimlerim. Bir çırpıda bitmiş bir resmin tazeliğini resimlerimde görmek isterim. Ayrıca benim resimlerim zaten kolay kolay da bitmiyor. İşin gerçeği ben de pek bitsin istemiyorum. Bitmişliğin, mükemmelliğin, donmuşluğun kuruluğundan çok eksikliğin lezzeti beni daha çok heyecanlandırıyor. Beni de şaşırtacak yeni imgeler doğana kadar çalışır çalışır çalışırım. Benim resmim doğaçlamaya sonuna kadar açık tam bir yolculuk resmidir. Çok hesaplı kitaplı bir resimsel dilim hiçbir zaman olmamıştır. Bunu Antalya’daki sergimde de izleyiciler açıkça görebilir. Resmimin oluşum aşamasında başına gelenler daha belirleyici olabiliyorlar. Doğaçlamanın enerjisinin bir başkalığına inanmışımdır hep. Hiçbir zaman garantici ve hesaplı kitaplı bir hayatım ya da resmim olmadı. Şu veya bu akıma bağlı kalarak hiçbir zaman resim yapmadım. Öyle yaşadım öyle de ürettim.

Tuncer Ertuğrul Soyut resimde ilham kaynağı sanatçının yoğun duygu doluluğu ile ilgisi vardır. Çevrede olup bitenler, orman katliamı, deprem vs. gibi...

Necdet Öksüz 45 yıldır desen sulu boya ve yağlı her gün tırnaklarım bütün vücudum boya içinde her an her dakika ne yapabilirim meselesi sorumluluk bu yapamaz isem depresyona girerim resme duyduğum sevgiyi ve saygıyı hiçbir şeye değişemem boya benim yemeğim adeta çok seviyorum renkleri ve dokuları nefesimi o veriyor bana bu büyük bir aşk aslında seviyoruz birbirimizi. Görüyorum, kalbimden geçiyorum, elimden çıkarıyorum. Mutluyum çalışabildiğim hissedebildiğim için

Çalışmaları ile sizi en çok etkileyen, eserlerinize rehber olan bir sanatçı varsa ismini paylaşabilir misiniz?

Habip Aydoğdu Resim aslında yapa yapa öğrenilen bir şeydir. Bence en iyi öğrenme yolu da budur. Onun için bir ressamın en iyi eğitmeni, öğretmeni yaptığı resimleridir derim hep. Bugünlere gelene değin bir değil birden çok ressamdan, sanat insanından farklı sanat pratiklerindeki sanatçılardan da çok beslendim etkilendim. İlk yıllarımda bu etkileri çok daha yoğun yaşadığımı biliyorum. Bir ressam, başka ressamlardan geçerek anca kendisi olabiliyor. Asıl olan o etkileri doya doya yaşayıp kendimize dönebilmemiz ve kendimiz olabilmemizdir. Yazma eylemi nasıl ki okuma ile başlıyorsa resmetme eyleminin de resimleri, ressamları izlemekten, onlara biraz da öykünmekten geçtiğine inanırım. Hepimiz bizden önce resim yapanların bir parçasıyız. Ta Altamira Mağarasındaki, Çatalhöyük’teki duvar resimlerinden bugüne kadar yapılagelenler, onları yapanlar vardı öncelikle biz onların devamıyız. Bugünkü resmimin geldiği noktada o günlerden bugünlere kadar gelen resimsel külliyatın elbette ki çok büyük katkısı vardır. Adını sayamadığım yüzlerce ressamın farklı sanat pratiklerinden birçok sanatçının, sanat insanının bende hakları çoktur.

Tuncer Ertuğrul Sanatçının durmaması lazım onun için ilham kaynağı aranmaz, aramakta doğru olmaz varsa o yoğun duygular kendiliğinden tuvale yansıtır sanatçı.Her sanatçı farklı şekillerde aktarırlar duygularını. Etkilendiğim sanatçılardan Rotko ve Kiefer, özellikle son dönem Japon sanatçılar…

Necdet Öksüz Soyut resimde saygı duyduğum bir ressam Jackson Pollock’dur. Dini Ruhani işleri seven bir insandır. Afrika’ya gider bir yerli ayinine katılır yerliler ellerinde boya dolu kovalar ile dans ederler ne oluyor der usta kötü ruhları kovuyoruz der yerliler çok etkilenir hemen atölyesinde sistemi kurar ve resmine başlar, bu hikaye onu çok mutlu eder müthiş işler çıkar işin alt yapısı tesadüf gibi görünüyor ama sonuç onu bütün soyut alemin en büyüğü yapar onu çok beğenirim, hikaye de beni çok etkilemiştir.

İzleyicisine; soyut resme nasıl bakması gerektiği yönünde ipuçları verebilir misiniz? Ne hissetmeli veya ne anlamalıdır?

Habip Aydoğdu Resmin izleyici ile karşı tarafla ilişkisi hakikaten kolay bir süreç değildir. Problemli çelişkili bir süreçtir bu. Resim yapmak elbette düşünsel bir eylemdir. Ama öncelikle de duyusal bir alandır. Soyut resme nasıl bakılır, bunun kuralları yolları, formülleri var mıdır ben bu yaşıma geldim inanın ben de bilmiyorum. Resim okumanın, resme bakmanın, resmi yorumlamanın başka bir duyarlılık başka bir donanım birikim gerektirdiğini çok rahat söyleyebilirim. Ben burada izleyici ile ressam arasındaki ilişkinin çok çetrefilli olduğuna inanıyorum. Çok sevdiğim yazar arkadaşım Hasan Ali Toptaş’ın özellikle yazmaya gönül verenlere yazarlığa dair görüşlerini aktardığı Harfler ve Notalar adlı deneme türündeki yapıtından bir cümle ile cevap vermek isterim: “Bana göre, bir metin okunurken kesinlikle yazar aradan çekilmelidir. Yazılırken de okur aradan çekilmelidir” der Hasan Ali. Ben de bir resim izlenirken ressamın aradan çekilmesi gerektiğine inanırım. Resmimi üretirken de aslında izleyicinin orada olmamasını yeğlerim.

Tuncer Ertuğrul İpuçları veremem. O zaman yapmış olduğum resmin bir anlamı kalmaz. Soyut figüratif resimlerde sanatçı resminde tüyosunu vermiştir. Figürsüz soyut resimde, izleyen kişi istediği anlamda içinden ne geçti ise, resimle kendisi arasında bir iletişim kurmuştur.

Necdet Öksüz Ben soyuta ilgi duyan kişinin, soyut resme açılan kapıdan girerken, önden araştırması gerektiğine inanıyorum, ayrıca eklemek isterim; “soyuttan anlayan” kişinin de bu konuda bilgili olması gerektiğine inanıyorum. Renkler kişiyi etkiler boya ve teknik bilgi yok ise yorumlaması okuması çok zor olacaktır. Bilgi yok ise insanlar bazı figürleri hayvanlara yada insan hareketlerine benzeterek yorumlar yapıyorlar onları arıyorlar benim bir çiçek resmimde insan ve yaratık gören insanlara rastladım bu psikolojik bir olay olabilir bence yine bilgi eksikliği. Bazı soyut işlerin dekoratif kaldığını düşünüyorum her zaman doğru sağlam iş çıkarmak zor bir iştir.

İlgisi ve bilgisi olmayan bir kişi motifleri net ve gerçek olmayan soyut resim karşısında hiçbir şey hissetmeyecektir, bu net; aynı ilgisi ve bilgisi olmayan birinin arkeoloji müzesini ziyaret etmesi gibi; sıkıntıdan ölür bence. Bir de eklemek isterim; bilgi yok ise hiper realist, fotoğraf gibi işleri beğeniyor insanlar, zahmetsizce algılamak daha kolay geliyor olabilir tabii,

Anlaşılamama kaygınız var mı?

Habip Aydoğdu Bu kaygıyı her sanat insanı yüreğinde biraz taşır. Bu doğal bir duygudur. Gerçek sanatçıların çoğu onu anlasa da anlamasalar da yanlış da anlasalar doğru da anlasalar, zaten yapmadan, üretmeden duramayan insanlardır. Elbette yaşarken anlaşılmayı herkes gibi ben de isterim. Olmuyorsa öldükten sonra da olabilir. O da olmuyorsa olmuyor demektir. Çok da zorlamamak lazım.

Tuncer Ertuğrul Şahsen benim anlaşılmama kaygım yok ve hatta anlaşılmasın...! Kişi anlamak istiyorsa bu tip sergileri gerekirse bir daha bir daha gelsin gezsin, incelesin ve sevdiği, duygulandığı müziği nasıl ki tekrar tekrar dinliyorsa, sergilere bir daha bir daha gelsin ve resimlerle bütünleşsin…

Necdet Öksüz Sohbetin başında da belirttiğim gibi; resim yapmak benim için durdurulamaz bir hareket, sevgi bağımız var, günde 10 resim bile yapabilirim, çok çalışan bir ressamım. Ressamın yaptığı iş kaç kişiyi etkiler? Bunu kestirmek zor, sadece anlaşılmanın ötesinde, tercih edilir olmanın bir diğer ölçütü de maddi karşılığı bulma değil midir? Bunda da piyasa, resim alemi, ülkelerin kültürel bakışları ve talep arzusu önem taşıyor tabii ki. Bu noktada Van Gogh, örneğin; hiç satmadı ama şimdi çok önemli bir değer. Bence o zamanın sanat eleştirmenleri çok hata yapmışlardır, onun devrimci tarzını benimsemediler, benimsetmediler, halbuki o bu konuda hepimizin önünde saygıyla eğildiği sanatçıdır, çok samimidir. Saygı ile anıyorum yeri gelmişken.

Yapay zekâ ile ilgili…Özellikle resim sanatı ile ilgili daha önceki yazılarımda sormuş olduğum soruyu burada da paylaşmaktan geri duramayacağım. Yapay zekâ bildiğiniz gibi her alanda olduğu gibi sanat alanında da yaygınca kullanılmaya başlandı. Aslına baktığınızda, ilk ortaya çıktığında tüm buluş ve metotlara gelip geçici gibi bakılıyor ya da bakıldıysa ve tabii ki bir sanatçının fırçası ile tuvalinde hayat bulmuş bir resimle, tasvir ettiklerinizi kelimelere dökerek 5-10 saniyede karşınıza istediğiniz formatta bir resim gibi ortaya koyan bir araç aynı olamaz gibi gelse de, kabul etmeliyiz ki; NFT ya da Metaverse ortamı gibi bu da bu çağa at bir sanat aracı gibi duruyor. Sizce? Bu bağlamda yukarıda bahsini ettiğimiz soyut resmin geleceği nasıl olacaktır? Sizin bu yönde atılımınız, önden planladığınız çalışmalarınız var mı?

Habip Aydoğdu Önceki sorulardan birinde de söylediğim gibi benim resmim yolculuk resmidir. Ben yolda olmayı seviyorum. Yolculuk boyunca başıma gelenler, yeni yeni imgeler, onlar heyecanlandırıyor beni. Kimin ne zaman, nerede, nasıl bu dünyayı terk edeceği hiç belli değil. Çalışabilirken bu yolda bu dünyayı terk etmeyi hep düşlemişimdir. Biraz da kısmet bu yeni teknolojiler, yeni malzemeler NFT’ler Metaverse’ler , Yapay zeka vs. sizin de söylediğiniz gibi bu çağa ait birer sanat araçları gibi geliyor bana. Dünya yeni medya olanaklarında dijital sistemlerde inanılmaz bir değişim ve dönüşüm içerisinde bunlar ister istemez yaşanacak ve ömrümüz vefa ederse sonuçlarını da göreceğiz. Ben insan elinin sıcaklığını, alın terini, sanat yapıtının biricikliğini önemseyen biriysem de bu ve bunu gibi yeni yaklaşımların bir türlü görsel sanatlar dünyamızda varlıklarını sürdürebileceklerine inanıyorum. Ama ben bu işler içinde henüz yokum.

Tuncer Ertuğrul Yapay zekayı göreceğiz, yaşama imkânı bulabilecek miyiz bilemiyorum? Resim orijinalliğinden dolayı otantik duygusallığı verebilir mi? Bence zor. Zaman gösterecek.. Benim yapay zekâ ile şimdilik bir planım yok...!

Necdet Öksüz Aslında yapay zeka diğer konu ile hiç ilgilenmedim diyeceğim bilgim yok, ben görmeden resim üretmem plastik oyunlar yapamam gerçekçi oluşumlar çıkıyor ve daha samimi oluyor.

 

Değerli Sanatçılar, resim sanatında kendini bulmada yol ayrımına gelmiş bir “genç” sanatçıya ne önerirsiniz? Gerçeklikten soyuta geçişinde anahtar önerileriniz neler olur?

Habip Aydoğdu bir ressam adayının en iyi öğretmeninin yaptığı resimler olduğunu önceki sorulardan birinde söylemiştim. Başlangıç yıllarında etkilenmeler normaldir. Bu çok doğaldır ve bundan da hiç korkmamalılar. Herkes bir başkasından bir türlü etkilenir. Resimsel dilin zaten oturduktan sonra insan sadece heyecanlanır ama etkilenmez. Bol izlemenin, çok çalışmanın, çok okumanın hayatı ve sanatı sürekli sorguluyor olmanın yeri hep bir başkadır. Tıkandığınız anlarda bu hem ekonomik hem düşünsel hem ruhsal olabilir, işte o an hiç pes etmemek gerekiyor. Öğretmenim, arkadaşım, galericim, koleksiyonerim, ne der kaygısından sıyrılıp ya herro ya merro deyip denize atlamak gerekiyor. Yüzdün yüzdün, yüzemedin sonucunu bilemiyorum. Başka bir ifadeyle; insan sevdiği ve inandığı bir şey için riskleri göze almalıdır. Konfüçyüs’ün de dediği gibi; “sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmaz”sınız.

Tuncer Ertuğrul Genç sanatçılara önerim, bol bol kitap okumalarını, sanatta gelişim ve dönüşümlerinin sıkı takip etmelerini ve özellikle el ve bileklerini yani bol desen çalışmalarını öneririm.

Necdet Öksüz Resim tarzının sürekliliği başarılı sonuçlar verir özgün olma arayışları her zaman iyi sonuç vermez, soyut “ben yaptım oldu”yu hiç affetmez, çok ciddiye almak gerekir, doku boya leke boyut çok önemlidir aklıma Kiffer geldi şu an akıl almaz işler yapıyor dünyanın kirlenmesi insanların affedilmez hatalarını yorumluyor hayranım. Herhangi bir anahtar geçişi yok, zamanla kendisi bir şeylerin farkına varmışsa bir yol bulur.

Habip Bey, Necdet Bey, Antalya’da gerçekleşmiş serginizle ilgili izlenimleriniz bu şehrin sanat izleyicisi ve yerleşik sanatçılarına aynı zamanda sanatı yönlendirenlere bir ipucu niteliğinde olacaktır, geçekleşen bu serginizle ilgili gözlemlerinizi/görüşlerinizi alabilir miyim?

Habip Aydoğdu Antalya sanat ortamında daha önce Ozan Orkun Sanat Galerisi’nde 2 kişisel sergi daha gerçekleştirmiştim. Antalya sanat ortamı hakkında yorum yapabilecek kadar kendimi birikimli hissetmiyorum ancak özellikle Antalya Kültür Sanat’taki son sergimde çok profesyonel bir deneyim yaşadığımı ve bu deneyimin beni en az 3 büyük şehirde gerçekleştirdiğim kapsamlı sergiler kadar memnun ettiğini söyleyebilirim. Antalya uzun vadede sanat ortamında ciddi bir yeri olma potansiyeli çok yüksek bir kent. Katkı veren herkese ve yorumlarıyla paylaşımlarıyla beni çoğaltan izleyicilere bir kez daha buradan teşekkür ederim.

Necdet Öksüz  Yoğun bir ilgi güzel bir açılış oldu Himmet Öcal sağolsun genellikle resim bilgisi olan bir kesim gezdi pek halk ve öğrenci topluluğu göremedim kısa bir süre orada idim insanlar biraz yorgun aslında toplumsal ve siyasal yapı gereği üzülüyorum aslında aç bir topluluk böyle günlerde yoğunlaşamıyor maalesef, gençler umudumuz.

Tuncer Bey; çok çeşitli sanat ortamlarında olduğu gibi; zaman zaman Antalya’da da sıklıkla gündeme gelen gerçekçi/soyut ayrımından hareketle; Antalya özelinde soyut resme yönelik ilgi ile ilgili görüşleriniz nelerdir, ayrıca Antalya’daki sanat ortamı ile ilgili görüşlerinizi de paylaşabilir misiniz?

Ben Antalya ‘da klasik çalışan bir ressam görmüyorum. Tekrar eden ressamlarımız var, sipariş üzerine çalışanlarımız var. İllaki ben bu resmi yaptım ve satmam lazım diyen bir soyut ressamı yani böyle bir kavram yok. Yaşamı boyunca bir iz bırakmak gibi sanatta bir tık daha ileri gidebilmeyi düşünenler var. Onlar da bir elin parmakları kadar az...

Değerli Sanatçılar; Antalya özelinde, kendi disiplininiz olan resim sanatı ile ilgili ev sahibi ya da misafir sanatçı da olsanız; yerel otoriteye, kent konseyi kültür-sanat grubuna, sanatla ilgili derneklere başlıca önerileriniz neler olur?

Habip Aydoğdu Benim bir ressam olarak önerim yoktur ancak bu konuda kafa yoran, akademisyenlerden, sanat yazarlarından, sanat tarihçilerinden, küratörlerden, galericilerden, sanat pazarlayıcılarından yeni bakışlar kazanabilir, projeler geliştirebilirler. Yeter ki yerel otorite, kent konseyi kültür-sanat grubu ve sanatla ilgili dernekler bu konuyla ilgili bir şeyler yapmak istesinler.

Tuncer Ertuğrul Antalya özelinde; Yerel Yönetimlere önerim; Antalya’ da yaşayan ve ressamları arayıp bulmalarını ve ne istediklerini, ne yapmamız gerekir sizler için demeleri olur. Kent Konseyi’nin de bu kentte sanatçılar da var diyerek yerel yönetimlere hatırlatmalarını isterim. Kültür sanatta da bu isteklerimizin dillendirilmesini medyada paylaşılmasını beklerim. Sanat herkes için var olmalı. Bir sanatsever sanat müzelerine ücretsiz girebilmeli. Özellikle AKS ‘nin ücretsiz olmasını isterim. Ayrıca dernek olarak da Antalya ilimizde GÜSAD ve ANSAN olarak derneklerimiz var. Tüm sanatseverlere ve hobilere açık bir şekilde çalışmalarını yapmaktadırlar. Yeri gelmişken; her iki arkadaşımın Necdet ÖKSÜZ ve Habip AYDOĞDU‘nun Antalya’mızda açmış oldukları eserleriyle kendilerine Antalya’mız adına gösterdikleri faaliyetleri için teşekkür ederim.

Necdet Öksüz Yerel otoritenin, belediyelerin çok değer vermeleri desteklemeleri gerekir, sponsorlar bulunmalı, sponsorlar teşvik edilmeli, satış olabilecek etnlikler/ortamlar planlanmalı, gerektiğince sanatçılar maddi açıdan desteklenmelidir mekanlar samimi, büyük, temiz olmalı reklamlar yapılmalıdır. Belediyeler sanat sokakları yapmalı kira karşılığı resim almalı, güzel bir koleksiyona sahip olmak amacında olmalılar, sanatçıları teşvik edecek bu yönde birçok proje gerçekleştirilebilir.

 

Bu detaylı ve samimi görüş alışverişi/sohbeti için her bir değerli sanatçımıza çok teşekkür ediyorum.

Bu yazımızın; yıllarını resim sanatına adamış sizlerin sayesinde, bu disiplinde yola almakta olan tüm sanatçılara önemli ipuçları içerdiğini düşünüyorum.

 

*Genel paylaşım…Soyut resmin tarihi, aslında çok da eski değil, bir parça yenilikçi bir yaklaşım, yine bir arayışla ortaya çıkmış sayılabilir mi? Belli ki; alt yapı hazırdı ve bu yenilikçi, yaratıcı ve farklı bakış açısı uygun ortamı bulunca da 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da başlamış ve daha sonra Amerika'ya yayılan bir akım olarak kabul edilen soyut resmin öncüleri arasında Wassily Kandinsky, Piet Mondrian, Kazimir Malevich, Paul Klee ve Jackson Pollock gibi isimlere rastlıyoruz. Soyut resmin farklı stilleri ve akımları vardır. Örneğin, kübizm, geometrik şekilleri kullanarak nesneleri parçalara ayırır; ekspresyonizm, renk ve fırça darbeleriyle duygusal etki yaratır; soyut dışavurumculuk, rastlantısallığı ve spontanlığı vurgular; minimalizm, sadelik ve temizlik üzerine odaklanır.

Soyut resim yaparken, renkleri, şekilleri, çizgileri, dokuları ve kompozisyonu dikkatli bir şekilde seçildiği net. Bilmeliyiz ki; bu unsurların hepsi soyut resmin anlamını ve etkisini etkiler. Renklerin psikolojik etkilerini araştırmak can alıcı bir nokta sanki.  Şekillerin ve çizgilerin de sembolik anlamları olduğu bilgisinden hareketle; bazı kaynaklara göre; dairenin bütünlüğü, karenin güvenliği, üçgenin dinamizmi temsil ettiği bilgisini de bir tarafta tutalım.  Çizgiler de yatay, dikey veya eğik olmalarının farklı duygular uyandırdığı belirtiliyor. Dokuların da soyut resme derinlik ve zenginlik kattığı herkesçe malum. Kompozisyon ise soyut resmin dengesini ve ritmini belirler. “

HABİP AYDOĞDU FOTOGALERİ 

 

TUNCER ERTUĞRUL  FOTOGALERİ

 

NECDET ÖKSÜZ  FOTOGALERİ

 

Sanatçıların iletişim ve sosyal medya bilgileri;

Habip Aydoğdu

e-posta: habipaydogdu@gmail.com

instagram :  @habipaydogdu

Web sitesi : www.habipaydogdu.net

 

Tuncer Ertuğrul

e-posta: tuncerertugrul07@gmail.com

instagram : @ressam-tuncer-ertugrul  / @tuncerertugrulart

 

Necdet Öksüz

e-posta: necdetoksuz@gmail.com

instagram : @necdet.oksuz

 

Yazıda adı geçen diğer soyut ve ilintili  resim sanatçıları ile ilgili:

Adnan Turani

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Adnan_Turani

Jackson Pollock

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Jackson_Pollock

Anselm Kiefer

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Anselm_Kiefer

**Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Fakültesi

https://gsf.marmara.edu.tr/fakulte/tarihce

1 Kasım 1955'de Bakanlar Kurulu kararıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu adı altında kuruldu. 1956 yılında, eğitim programını geliştirmek ve görev alacak öğretim elemanlarını belirlemek üzere Prof. Dr. Adolf Schneck danışman olarak görevlendirildi. 1957 yılında eğitime başlayan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda Dekoratif Resim, Grafik Sanatlar, Seramik, Tekstil Sanatları, Mobilya ve İçmimarlık bölümleri olmak üzere beş bölüm bulunuyordu. 1962 yılında eğitim programında yenilemeler yapılarak dört yıllık lisans eğitimine geçti. Bauhaus ekolü ile kurulan kurumun hedefi, çağın gereksinim duyduğu yaratıcı, araştırmacı, yenilikçi ve uygulamacı bireyler yetiştirmekti. Bu hedefle, eğitim programları sürekli yenilendi. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu, 20 Temmuz 1982 tarihinde yüksek öğretim yasası kapsamında, Marmara Üniversitesi bünyesine katıldı.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.