Türkiye'nin Sanat Hafızası: İstanbul Resim Heykel Müzesi
Tekrar açıldığı günden beri, İstanbul’da gitmeyi en sevdiğim yerlerden birisi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM).https://irhm.msgsu.edu.tr/ Daha önce gitmemiş birisi ile program yapacaksam özellikle burayı seçiyorum, gelenler de çok memnun ayrılıyorlar. "Bana göre İstanbul’un Louvre’u..."
Türkiye'nin ilk plastik sanatlar müzesi İstanbul Resim Heykel Müzesi (İRHM), Atatürk tarafından 20 Eylül 1937 Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi'nde açılmış. Yönetimi Güzel Sanatlar Akademisi'ne -günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi- bağlanmış.
Kurulduğu 1937 yılından beri çoğu zaman kapalı kalan İRHM, 2007’de Dolmabahçe Veliaht Dairesi’nde başlatılan restorasyon nedeniyle kapanmış, koleksiyon 2011 yılında Tophane semtindeki Antrepo 5 binasına taşınmış, Sedad Hakkı Eldem tarafından tasarlanan bina, Mimar Emre Arolat’ın projesiyle 2021 yılında tamamlanmış ve müzeye dönüştürülmüş.
“Serginin Sergisi II” ile açılış süreci başladı ve Ekim 2022’de de Müze yeniden açıldı. Açılış sergisi, Müze'de korunan 12 bin kadar eserden 749'unu kapsıyordu. 2023 yılında ise, Lale-Cengiz Akıncı çifti uzun yıllara dayanan 700 eserden oluşan koleksiyonlarını Cumhuriyet’in 100. yılına ithafen İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ne bağışladı. Bu koleksiyon Artı 700 Sergisi ile geçtiğimiz yıl tanıtıldı. Bu sene gerçekleştirilen “Temsil ve Hafıza" Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nden Güzel Sanatlar Akademisi’ne Sergisi ile, İRHM koleksiyonları 19. yüzyıl geç Osmanlı döneminden 20. yüzyıl sonuna kadar olan sanat tarihimizin panoramasını sundu.
İRHM’de Müze Akademi ile, Mimar Sinan Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi hocaları tarafından hazırlanmış olan, farklı yaş gruplarına yönelik nitelikli ve yetiştirici eğitim programları da faaliyete geçti.
Müzenin tekrar açılışı kapsamında, benim de dinleme şansına sahip olduğum, "İRHM'ne Kavuşmak" temalı konuşma serisinde, Ali Artun, "İRHM ve Kamusal Bilinç" (https://aliartun.com/yazilar/istanbul-resim-heykel-muzesi-ve-kamusal-bilinc) başlıklı bir konuşma yaptı ; çok kıymetli tespitlerde ve önerilerde bulundu:
“ Çoğu, tarihçiler değil de iletişimciler tarafından yönetilen özel müzelerin birbirleriyle rekabet halindeki tanıtım kampanyalarıyla, dev bütçeleriyle başa çıkmak çok zor. Zamanla bunu aşabilecek ve gayet ivedi olarak uygulanabilecek, mali ve idari bakımlardan zorluk arz etmeyen bir program geliyor aklıma. Son olarak buna değinmek istiyorum: Müze’nin koleksiyonu her küratöre, her sanat kurumuna açık bir kaynak olarak kullanılmalıdır. Müze galerileri de koleksiyonla eklemlenecek sergilere açık olmalıdır. Tabii gerekli fonların ve hizmetlerin üstlenilmesi karşılığında. Müze’nin, merkezî bir sanat tarihi arşivi olarak açık bir kaynak oluşturması gerekir. Müzeolojik bir sergi merkezi olması gerekir. Çağdaş, temalı sergilerin kısırlaştırdığı monografik sergileri sürdürmek gayet önemlidir. Örneğin, eserlerini bu Müze’ye bağışlayan Sabri Berkel’in bir sergisi ne kadar harika olur. Müzenin açık arşiv olarak kullanıma açılmasıyla, hem tarihimizi inceleyen sergiler teşvik edilmiş olacak hem de Müze, mirasının gücünü göstermiş olacaktır. Bu programın başarılmasıyla ilgili olarak bir an önce bütün koleksiyonun dijital bir kataloğunun yapılması gerekir. Bunun herkesin erişebileceği bir şekilde (hafıza kartlarıyla) çoğaltılması bir an önce sağlanabilir sanıyorum.”
Resim, heykel, seramik ve hat koleksiyonundan oluşan, sanat tarihimizin bu çok kıymetli Müze kataloğunu ben de dört gözle bekliyorum.
Okullar yeni açıldı, dilerim okullar öğrencilerini sık sık İRHM’ ye getirirler ve bir rehber eşliğinde bilgi alarak dönmelerini sağlarlar. Okul çağında yapılan bu ziyaretler yetişkinlikte bir alışkanlığa dönüşüyor. Bizi sık sık konser, tiyatro, müzeye götürerek, sanata ilgi uyandıran tüm hocalarıma müteşekkirim.
Başta bize bu mirası kazandıran ulu önderimiz Atatürk olmak üzere, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Hocalarımıza ve İRHM’de emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.