Doğanın sanat yaptığı şehir Zadar
Hırvatistan’ın Adriyatik sahilinin en kuzeyinden başlayıp en güneyine kadar karavanımız ile yaptığımız gezide Zadar en etkileyici yerlerden biri oldu.
Zadar, Roma kalıntıları yanı sıra orta çağdan kalma mimarisi, dar mermer taşlı yolları ile Hırvatistan’ın görülmesi gereken şehirlerinden biri. Ama esas bizi buraya getiren bir deha ürünü deniz orgu ve dillere destan güneş batışı.
Zadar’a gelir gelmez, denizin içine bir dil gibi uzanan eski şehrin hemen dışına karavanı park edip, deniz kenarına doğru gezine gezine gitmeye başladık. Yarımadanın en uç noktası güneş batışı ve deniz orgunu görmek için en uygun yer.
Zadar’ın sokaklarında farklı dönemlere ait yapıları bir arada görmek çok etkileyici.
Roma döneminden kalma bir sütunun hemen yanında bir kafe yerleşmiş. 12. yy dan kalma bir çan kulesi ise 20. yüzyıl ortalarından kalma binaların arasında yükseliyor
Eski ile yeninin üst üste bindiği sokaklar küçük lokanta ve kafeler ile dolu.
Daracık sokaklar bizi Roma Formu ve St Donat kilisesine getirdi. Burası şehrin merkezi ve buluşma noktası.
Roma Formu ve St Donat kilisesi
Zadar, Roma imparatorluğunun parlak dönemlerinde İmparatorluğa bağlı bir şehirmiş. Burada bölgenin en büyük Formu inşa edilmiş. Uzun süre toprak altında kalsa da bu gün kalıntıları görmek mümkün.
Kalıntıların hemen üzerine St Donat kilisesi bu Roma şehrinin taşları ile yapılmış.
Piskopos Donat tarafından 9. yüzyılda inşa edilen kilisenin şekli alışılmışın dışında silindir. Bu şeklin nedenleri üzerinde hala süren bir tartışma olsa da Piskoposun Zadar’a gelmeden önce bulunduğu İstanbul’dan esinlendiği görüşü benim hoşuma gitti.
Zadar St Donat kilisesi Roma Forum kalıntılarının arasından yükseliyor.
St Donat kilisesi 2. dünya savaşından sonra restore edilmiş. Bu gün içindeki muhteşem akustik ile bir çok konsere ev sahipliği yapıyor.
Güneş yavaş yavaş batarken eski şehrin kurulduğu yarımadanın ucuna ulaşıyoruz. Burada çok merak ettiğim Deniz Orgu var.
Sea Organ-Deniz Orgu
Deniz Orgu mimar Nikola Bašić‘nın müthiş bir sanat eseri ve dünyadaki ilk örneği.
Denize inen mermer merdivenlerin altına yerleştirilmiş çeşitli tüpler dalgaların vurması ile farklı sesler çıkarıyor. Her bir dalga farklı nota oluşturuyor sonuç … avangard bir bestecinin kendini asla tekrarlamayan bir melodisi …
Deniz Orgu’nu görüp te mimar Nikola Bašić‘nın inanılmaz yaratıcılığından etkilenmemek mümkün değil. Etraf o kadar kalabalık ki Deniz orgunun sesini kaydedemedik maalesef . Ama https://soundcloud.com/srb445/sea-organ-zadar-croatia sayfasından bu konseri dinlemek mümkün.
Zadar’da güneş batımı
Güneş ufukta iyice alçalmaya başladığında Zadar’ın dünyaca meşhur güneş batımı için heyecanlanmaya başladık.
Zadar da güneş batışı neden bu kadar öne çıkmış diye merak ediyor insan. Aslında Zadar bu ününüz Alfred Hitchcock’a borçlu.
Dünyaca ünlü film yönetmeni Alfred Hitchcock bir film çekimi için Zadar’a gelmiş ve güneş batışını görüp dünyanın en güzel güneş batışı Zadar’da demiş. Ve bundan sonrada Zadar’ın güneş batışı ünlü olmuş. Ama bence, Alfred Hitchcock Türkiye’ye gelip Gümüşlük’te ya da Kuşadası’da güneş batışını görseydi farklı düşünürdü.
Güneş, Adriyatik denizine doğru inip karşıdaki adaların arkasında kaybolurken gök yüzü kırmızıya büründü.
Bu muhteşem güneş batışından insanı büyülüyor. Deniz Orgunun müziği eşliğinde sessizce manzaranın keyfini çıkarttık.
Ve sonunda, Zadar’da güneş batışı en güzel güneş batışı sıralamamda ilk olmasa da üst sıralarda yerini aldı.
Güneş batıp hava kararmaya başlayınca hemen arkamızda “Greetings to the Sun” gösteriye başladı.
“Greetings to the Sun” yada “Güneşe Selam”
Deniz Orgunun hemen arkasına Nikola Bašić bir başka eserini yerleştirmiş “Greetings to the Sun” yada “Güneşe Selam” 22 metre çapında çelik bir çemberin içine yerleştirilmiş çok katmanlı cam paneller gün boyunca güneşin enerjisini emerek güneşin batımından sonra aydınlanmaya başlıyor. Ve deniz orgunun müziği eşliğinde ışık gösterisi başlıyor. Bu enstalasyon aynı zamanda etrafında ki çembere oyulmuş St.Grisogonus takviminin bilgilerini içeriyor.
Greetings to the Sun hava aydınlıkken ve üzerinde gezen turistlerle çok bir şey ifade etmese de, hava karardıktan sonra gerçekten etkileyici bir gösteriye dönüştü.
Bu unutulmaz güneşi batımının ardından Zadar’ın mermer yollarında gezip geceye hazırlanan şehrin tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Kara Kapısı / Land Gate
Eski Zadar‘ın etrafı surlarla çevrili ve bu surlardan şehre girmek için her biri birbirinden güzel kapılar yapılmış. Kapıların en bilinenleri Kara Kapısı, Deniz Kapısı, Köprü Kapısı ve St. Rocco Kapısı.
Zadar’ı çevreleyen surlardaki bu güzel kapıları tek tek görmek isterdim. Ama buna vakit olmayınca bir zamanlar şehrin ana girişi olan Kara Kapısı / Land Gate ile yetindik.
Kara Kapısı Foša limanının yanında, Venedikli mimar Michele Sanmicheli tarafından 1543 yılında inşa edilmiş . Üstü Zadar’ın koruyucu azizi Chrysogonus’un resimleriyle süslenmiş. Merkez kemerin üzerinde yer alan uçan kanatlı Aziz Mark aslanı, Venedik’in Zadar üzerindeki uzun egemenliğinin bir hatırası.
Gece ayrı bir güzelliğe bürünen Zadar’dan ayrılırken Kara kapısı bizi yolcu ediyor.
Çok güzel bir gün geçirdik ve Zadar’ı çok sevdik. Zadar ve Hırvatistan gezi anılarımı http://karavanilegez.com/zadar-doganin-sanat-yaptigi-sehir/ ‘den okuyabilirsiniz.
Bir başka gezi anısında buluşmak üzere
Şebnem Goldenberg