Bir genç anne bakış açısı ile...
Herkes farklı nedenlerle çocuk sahibi olmak ister. Soyunun devamını getirmenin kutsallığına inananlar, bir çocuğun ebeveynin içinde hissedilen boşluğu dolduracağını umut edenler, partnerleriyle birlikteliklerini tekdüzelikten çıkarmak isteyenler, dünyaya getirdikleri çocuğun yaşlılıkta kendilerine bakmasını ümit edenler, mirasını devredecek kendi kanından birinin varlığını dileyenler ya da sadece bir birlikteliğin sonraki aşamasını çocuk sahibi olmak olarak görenler… Benim çocuk sahibi olmak istememin sebebi bunlardan hiçbiri değildi. Sanırım asıl sebebim bir ruha hayat yolculuğunda eşlik edebilecek olmanın içimde kıpırdattığı heyecandı. Minik bir eli tutarak ona hayatı anlatabileceğimi, kalbini gülümsetebileceğimi, öğrettiklerimin o bağımsız olduğunda da mutlu olmasına ışık tutabileceğine inandığım için istedim. Ve anne olacağımı öğrendiğimde elime aldığım ilk kitap annelik yolculuğumu şekillendiren ve “iyi ki okumuşum” dediğim birçok kitabın en ama en önemlisiydi. Bahsettiğim kitap Barbara Nicholson ve Lysa Parker tarafından yazılan “KALPTEN BAĞLI” kitabı.
Yazarlar Nicholson ve Lysa Parker; API (Attachment Parenting International) kurucuları. API Türkçe’ye Bağ Odaklı Ebeveynlik olarak çevrilebilir. Bağ odaklı ebeveynlik de kısaca temelinde şiddetsizlik ve bağ kurma arayışı olan ve şefkatli, özgüvenli, bağlı ve bağımsız nesiller yetiştirerek yine şefkatli ve şiddetsiz bir toplum oluşumuna katkı sağlayan ebeveynlik olarak tanımlanabilir. Kitabın Türkçe basımı elbette mevcut ve Bağ Odaklı Ebeveynlikle ilgili daha çok bilgi almak isterseniz kitapla birlikte aynı zamanda kitabın önsözünü yazan ve API Türkiye Platformu Kurucu Lideri Dr. Aslıhan Tokgöz Onaran’ın çalışmalarını takip edebilirsiniz.
Kalpten Bağlı kitabı aslında çocuk yetiştirmenin içinde bulunduğumuz topluma ve dünyamıza olan etkisini ele alarak başlıyor. Ki sanırım bu da çoğumuzun çocuk yetiştirirken aklına gelmediği bir noktadır. Tıpkı Gandi’nin dediği gibi “Bu dünyada gerçek bir barışa ulaşmayı ve savaşa karşı gerçek bir savaş vermeyi hedefliyorsak, işe çocuklardan başlamalıyız.” Bu noktada da bağ odaklı ebeveynlik sezgisel ve şefkatli yaklaşımıyla aslında bunun ulaşılamaz bir rüya olmadığını savunuyor. Bu şekilde başlayan yaklaşımla çocuk yetiştirmenin daha çok kişisel ve manevi yönleri üzerine yazılan bir kitap okuyacağımızı hissedebiliriz; ancak Kalpten Bağlı; Bağ Odaklı Ebeveynlik’in 8 ilkesini tek tek işleyerek hamileliğin ve anneliğin tüm günlük rutinlerinde bizlere yeni olan her şey için de bir yardım eli uzatıyor. Doğum yöntemleri, emzirme, katı gıdaya geçiş, uyku rutinleri vs. gibi tüm konularda aynı zamanda bir kılavuz gibi. Kitabı daha detaylı incelersek;
Neden Bağlanma Temelli Ebeveynlik?
“Bağlanma temelli ebeveynlik sayesinde pek çok ebeveyn, kendi almadığı sevgi, ilgi ve bakımı bebeğine verirken çocukluğundan kalma yaralarını da iyileştirir. Bir yandan da çocuk yetiştirmeye veya onunla iletişim kurmaya dair yeni yöntemler öğrenir. Bağlanma temelli ebeveynlik, bebeğinize koşulsuz sevginizi gösterme izni de verir, onu şımartacağınıza dair kaygı ve korkular aşılamaz. Aksine; Çocuğun ilk yıllarda ihtiyaç duyduğu zamanı ona ayırır ve kendisiyle sağlam bağlar kurarsak, bu bağların gelecekteki ilişkileri olumlu etkileyeceği gerçeğinde huzur bulabiliriz.” Bu bağlamda yeni yeni kabul görülen bağlanma türlerinin (Güvenli Bağlanma, Güvensiz-Kararsız Bağlanma, Güvensiz – Kaçıngan Bağlanma, Güvensiz-Karışık Bağlanma) hem kendimizde hem de yakın çevremizdeki etkilerini düşünürsek bir çocuğun yetişkinlik yaşamındaki ilişkilerinin temelinin bebeklikte oluştuğunun farkında olmak bağlanma temelli ebeveynlik seçiminin en önde gelen sebeplerinden biri olsa gerek. Bağlanma Temelli Ebeveynlik’in uygulama alanları hem çocuk yetiştirmeye genel bir bakış hem de günlük yaşamda her adımda yapılabilecek seçimler. Bu da API kurucuları tarafından 8 ilkede birleştiriliyor ve kitapta her ilke için bir bölüm ayrılmış. Ancak yazarların da söylediği gibi her ilke için birer kitap bile yazılabilir diyerek ilkiyle başlayalım:
Birinci İlke: Hamileliğe, Doğuma ve Ebeveynliğe Hazırlanın
Hamilelik ve doğum ne kadar hazırlanılırsa hazırlanılsın, kontrol edilemez durumlar aslında. Ancak yine de bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu hazırlamamız en önemli adımlardan biri. Doğal gıdalarla beslenme, duygusal olarak hazırlanmak, olumlu bir yaklaşım benimsemek, doğum seçeneklerini incelemek, doğuma hazırlık eğitimleri almak, ilk beslenme, hamilelikteki duygusal iniş-çıkışların farkında olmak, sünnet kararı, ilk aşılar gibi birçok konuda nasıl hazırlanabileceğinizi detaylıca okuyabilirsiniz. API bakışında keskin çizgilerin olmadığını belirtmek isterim. Örneğin; normal doğumun en tercih edilir olması gerektiğini savunurken sezaryen doğum seçeneğiyle de bebekle güçlü bir bağ kurulabileceğine inanması kontrol edemediğimiz birçok konuda anneler için oldukça rahatlatıcı bir tavır sergiliyor.
İkinci İlke: Sevgi ve Saygı Göstererek Besleyin
Ashley Montagu’nun “Emzirme ilişkisi… ve anne teninin sıcaklığı üzerinden gerçekleşen iletişim, bebeğin ilk sosyalleşme deneyimidir.” sözüyle başlayan bölüm; emzirmenin ne olduğu, yararları, emzirmenin lohusa depresyonu durumunda nasıl olabileceği ve uykuyla ilişkisine kadar tüm detaylarıyla işledikten sonra katı gıdaya geçiş, alerjik olabilecek besinler, besleyici gıdaya yönelik damak zevki geliştirmek konularında da ışık tutuyor. API’ın katı olmayan görüşleri doğrultusunda emzirmek ilk tercih edilmesi gereken yöntem olsa da emzirmeden de bebekle bağ kurulabilir. Önemli olan bebeğe sevgiyi ten teması ile hissettirebilmek.
Üçüncü İlke: Duyarlılıkla Karşılık Verin
Doğumdan sonraki on sekiz ay boyunca bebeğiniz tamamen bağımlıdır. Tek beklentisi sizinle bağ kurmak ve ihtiyaçlarının sizin tarafından karşılanacağını bilmektir. Bu bağlamda bebeğe duyarlılıkla karşılık vermek, tepkilerine kayıtsız kalmamak, sevgiyle yaklaşmak, empati kurmak edinilmesi gereken tutumlardır.
Dördüncü İlke: Ten Teması Kurun
Sıcak ya da soğuğun olmadığı, açlığın hissedilmediği, tanıdığı kalp atışının onu hiç yalnız bırakmadığı, sarıp sarmalandığı bir ortamdan gelen yeni doğanın ihtiyacı olan şey elbette ten temasıdır. “Kucağa alışma” korkusuyla kendisiyle empati kurulmadan temassız büyüyen bir bebeğin güvende ve mutlu hissetmesi elbette mümkün değildir. Bolca tene değme, dokunma, sarmalanma, kucakta taşıma, masaj ise bebeğin tam ihtiyacı olan şeylerdir. Bu bölümde masajın yararları (bağ kurmayı destekleme, iyi uyku sağlama, bağışıklık sistemini güçlendirme, duyusal onarım sağlama, kan dolaşımını düzenleme vb), kanguru taşıma yöntemleri ve kanguru bakımı gibi gündelik hayata nasıl daha çok dokunuş getirebileceğinizi okuyabilirsiniz.
Beşinci İlke: Hem Fiziksel Hem Duygusal Yönden Güvenli Bir Uyku Sağlayın
Bebekle birlikte uyumak, yatak paylaşımının riskleri, yatak paylaşımının nasıl olması gerektiği, bebek yatağında olmaması gerekenler bu bölümde birçok veri ışığında işlenmiştir. Aynı zamanda ninniler eşliğinde şefkatle uyutma ve uyku eğitimin zararları da sebepleriyle belirtilmiş. Uyku, bebeğin beyin ve fiziksel gelişimindeki en kritik noktalardan biri. Bu sebeple bunun hem fiziksel olarak güvenli hem de bebek için ruhsal olarak stresten uzak bir zaman dilimi olması gerektiği unutulmamalıdır.
Altıncı İlke: İstikrarlı ve Sevecen Bir Bakım Verin
Sevecen ve istikrarlı bir bakım bebek yetiştirmenin en önemli noktalarından biri. Çünkü stres, bebeğin beynini oldukça kötü bir şekilde etkiler. Stresle birlikte ortaya çıkan kortizol beyindeki kilit yapılara zarar verebilir, bebeğin pek çok duygusal ve biyolojik sistemi etkilendir. Kısacası bu durum hem fizyolojik hem de bilişsel gelişimde olumsuz bir tablo oluşmasına sebep olabilir. Bunun farkında olarak sevecen bir bakım sağlamakla birlikte bunun devamının nasıl getirileceği, iş hayatına dönerken gözden geçirilebilecek bakım seçenekleri, kreş / bakıcı seçimi vs. gibi karşılaşacağınız tüm zorluklarda her zaman istikrarı sağlayabilirsiniz.
Yedinci İlke: Pozitif Disiplin Yöntemlerinden Yararlanın
Pozitif Disiplin; çocuğun sevecen ve yaşına uygun sınırlar içinde saygılı muamele görmesi halinde iç disiplin ve empati yeteneği tarafından yönlendirilen bir vicdana sahip olacağı anlayışını temel alır. Barbara Coloroso’nun dediği gibi “Ceza kullandığımızda çocukları yoksun bıraktığımız şey iç disiplin geliştirme fırsatıdır”. Kısacası gerçekten de bir dış güç olmasa bile merhametli, vicdanlı ve saygın davranışlarda bulunabilme yeteneğinin yolu pozitif disiplin uygulamaktır.
Sekizinci İlke: Hem Kişisel Hem Aile Yaşamınızda Denge Kurmaya Çalışın
“İç huzur, evde de huzur yaratır.” diyerek başlayan bu bölüm bebekle gelen tüm değişimlere nasıl ayak uydurulabileceği (bir partnerle ve ya yalnız), evde nasıl bir denge yaratılabileceği ve bu dengenin nasıl korunabileceği konularında bilgi veriyor.
Tüm ilkeleri işledikten sonra; benim için gerçekten çarpıcı bir bölümle kitap bitiyor: “Zengin, nüfuzlu, ünlü veya güzel olup olmadığımız çocuklar için hiç önemli değildir. Biz onlara göre evrenin ta kendisiyizdir ve bizden yalnızca sevgimizi ve zamanımızı ister, kendilerini her yönden besleyerek yetiştirmemizi beklerler. Karşılık olarak ise koşulsuz sevgi, neşe ve yaşam boyu sağlam kalacak bir bağ sunacaklardır.”
Gerçekten düşünüyorum da 3,5 yaşındaki oğlum için ne kadar paramın olduğunun hiç önemi yok. Pahalı bir oyuncakla odasında tek başına oynamak yerine benimle kâğıttan gemi yapıp bir leğende yüzdürmeyi tercih edecek. 1,5 yaşındaki kızım için de ne kadar güzel olduğumun bir önemi yok. Öğlen uykusundan uyanınca yataktan kaldırılıp sessizce bezinin değiştirilmesi yerine “benim canımın içi uyanmış mı” diyerek ona gülümseyip önce o isteyene kadar onu kucağında tutacak bir anneye ihtiyacı var. Çünkü benim gülüşüm onun için dünyadaki en güzel gülüş, benim sesim en güzel ses, benim kokum en güzel koku. Çünkü ben onların dünyasıyım. Şu an muhtaç oldukları tek şey ilgim ve sevgim. Ve bu ilişkide en kalp kırıcı kısımsa; ben ne yaparsam yapayım, tüm kötülüklerime rağmen hala en çok beni sevecekler, hala en çok bana ihtiyaç duyacaklar. Çünkü onların sevgisi böyle. Tam da bu yüzden ‘Kalpten Bağlı’, “iyi ki okudum” dediğim kitaplardan oldu. Onların sevgisine nasıl layık olabileceğimi, anne olarak nasıl daha iyi bir ben olabileceğimi ve onlara nasıl ışık tutabileceğimi okumuş oldum.