Gönüllü Yazar/Paylaşımcı - Leyla İrten


BİR MİRASI GELECEK NESİLLERE AKTARMAK İÇİN ÇALIŞMAK ÇOK ÖNEMLİ…

28.1.2020 tarihli yazımda bu konuya değinmiştim. Orada kendime verdiğim sözü tutmuşum. Mutlu oldum.

Geçenlerde Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal Hizmetler Grubu yetkililerine yaptığım sunuma, önemli görüşlerini eklediğim konuklarımla harika sohbetler etme imkânı buldum. Ortaya değerli zengin ve içerikli sohbet yazıları çıktı.

Şimdi 28.1.2020 deki yazımda (https://www.goart.club/antalyadeniz-gunes-kumdan-ote-tarih-kultur-sanat---2812020) kendime sorduğum sorulara tekrar bir dönüp bakma ihtiyacı duydum ama bu sefer bu sorular üzerinden konunun bir yetkilisi ile sohbet edeceğim. Hem de bu değerli kültür sanat cenneti şehirden, üstelik görüşeceğim kişi; Doç. Dr. A. Esin Kuleli, Antalya Kent Konseyi Kültürel Miras Grubu Başkanı.

 

Esin Kuleli ile Kent Konseyi Kültür Sanat Grubunun bir oturumunda bu yazı için konuştuk ve işte burada birlikteyiz.

Meslek hayatına Kültür ve Turizm Bakanlığında mimar olarak başlayan Kuleli, koruma eğitimi alarak ulusal ve uluslararası birçok projede görev yapmış. 1998 yılından bu yana ICOMOS- Uluslararası Türkiye Anıtlar ve Sitler Konseyi üyesi olan Doç. Dr. A. Esin Kuleli, 2013 yılında Antalya Bilim Üniversitesi’nde Mimarlık Bölümünün kurucu üyelerinden biri olmuş. Halen aynı üniversitede çalışmaya devam eden Kuleli’nin başlıca araştırma alanları arasında, mimari mirasın belgelenmesi, kronolojik analiz, geleneksel malzeme teknolojisi araştırmalarının yapılması, tarihi yapılar ve sit alanları için koruma müdahalelerinin geliştirilmesi gibi konular yer almakta. Bu arada KKTC’nin başkenti olan Lefkoşa’da proje müellifi olduğu yapının Vakıflar Genel Müdürlüğünce kurulan Bilim Kurulunda hizmet vermekte. 6 Şubat 2023 tarihli 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremden sonra

Kültür ve Turizm Bakanlığınca kurulan Bilim  Kurulunda da tarihi yapıların koruma projelerinin hazırlanması ve uygulama çalışmalarına  danışman olarak destek vermektedir. Kuleli aynı zamanda Antalya Saat Kulesinin koruma projesinin de müellifidir.

 

Sohbetimizde aşağıda belli başlıklar altında bir araya getirdiğim sorularımı kendisine yöneltmek istedim.

Konulara girmeden, konumuzun bir genel tanımına hep birlikte göz atalım;

Kültürel Miras nedir; önce bu kavramın klişe tanımına bir bakalım;

Kültürel Miras, geçmişten bugüne ulaşmış, insanların sahiplik bağı içinde olmaksızın sürekli değişim halinde olan değerlerinin, inançlarının, bilgilerinin ve geleneklerinin bir yansıması olarak betimlenen somut ve somut olmayan tüm varlıklardır. Kültürel miras, insanlar ve mekânlar arasında zaman içinde meydana gelen etkileşimden kaynaklanan çevrenin tüm özelliklerini içerir.” (ICOMOS TÜRKİYE MİMARİ MİRASI KORUMA BİLDİRGESİ  “2013”)

 

Esin Hanım; tanım bu olduğuna göre ve kültürel mirası korumanın önemli bir adımı; restorasyon olduğu bilgisinden hareketle;
Restorasyon Felsefesi: Tarihi eserlerin onarılması ve korunması anlamına gelen restorasyon çalışmalarında hangi prensipleri benimsiyorsunuz?

Tarihi yapıların onarımı konusunda 19. Yüzyıldan itibaren farklı yaklaşımlar benimsenmiştir. Tarihi yapıların onarımına yönelik olarak başta Fransa, İngiltere ve İtalya’da başlayan ve sonra başka ülkelere yayılan tartışmalar sırasında, birbirini eleştiren, tartışan ve geliştiren bir süreç yaşanmış ve bu arayışın sonucunda çağdaş restorasyon kuramı doğmuştur. Ardından gelen tüzük, yönetmelik ve ilkeler tarihi yapıların onarımı süreçlerine ışık tutmuştur. Restorasyonda ana ilke yapıya minimum müdahale edilmesi olmakla birlikte, ülkemizde yaşadığımız ve büyük yıkıma yol açan deprem gerçeğinden sonra, yapının gerektirdiği müdahalelerin gerçekleştirilmesi, ama ihtiyacından fazla müdahale edilmemesi gerektiği görüşünü taşıyorum.

Sizin katıldığınız, etkilendiğiniz bir restorasyon çalışması?

Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığında çalıştığım süreçte, birbirinden farklı dönemlere ait ve farklı işlevlerle kullanılmış tarihi yapıların belgelenmesi ve koruma projelerinin hazırlanması süreçlerinde çalıştığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bakanlıkta işe başladığımda ilk verilen görev Mevlana Müzesinin Mutfak bölümünün rölevesinin alınması idi. Tabii o zaman tüm ölçüm ve çizimler geleneksel yöntemlerle yapılmaktaydı. Zor ama keyifli süreçlerdi. Yıllar sonra Bakanlıktan ayrılıp, ofisimi açtığım dönemde tekrar Konya'ya dönüp Mevlana Müzesi Kubbe-i Hadra bölümünün belgeleme çalışmasını 3Boyutlu Lazer Tarama teknolojisiyle yaptık. Aynı önemli yapıda tekrar çalışma imkanı bulmak mutlu etti beni.

Gerek Bakanlıkta, gerekse özel sektörde çalıştığım her proje ve uygulama çalışması çok değerli olmakla birlikte, meslek hayatımın başlarında kontrol mimarı olarak yer aldığım Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu hizmet binasının onarım işinin bende ayrı bir yeri vardır diyebilirim. O zamana kadar başından sonuna kadar görevli olduğum ilk uygulama çalışmasıydı. 1950’li yıllarda üst katı yanan yapının onaylı projesi doğrultusunda gerçekleştirilen onarım çalışmaları sürecinin her aşamasında kontrollük ekibi olarak müdahalelerle ilgili tartıştık ve öneriler geliştirdik. Benim için çok yorucu ama aynı zamanda çok eğitici bir süreç olmuştu. Uygulama sürecinde Bakanlıkça görevlendirilen kontrollük heyeti ve müteahhit firma uyum içinde ve özverili şekilde çalıştık. Zaman zaman yapıya öğrencilerimle, meslektaşlarımla giderek onarım sürecini anlatıyorum. Her gittiğimde de o günlere, anılarıma tekrar dönüyor ve kendimi mutlu hissediyorum.      

Yazar Notu: (Kültürel miras açısından çok zengin bir bölgede yaşıyoruz. Arkeolojik, kentsel ve doğal sit alanları ve bu alanların değerlerini korumak hepimizin ortak sorumluluğu. Fakat korumanın planlanması için öncelikle neye sahip olduğumuzu bilmemiz gerekir. Bu da ancak iyi bir envanter çalışması ile mümkün olabilir (ki envanter çalışması konusunu sonraki yazılarımızda ele alacağımızı buraya eklemek isterim)

Kültürel miras konusunda nasıl farkındalık yaratılır?

Kültürel mirasın somut ve somut olmayan değerleriyle korunarak geleceğe aktarılması hepimizin ortak sorumluluğunda olup, sadece yasal düzenlemeler ya da engellemelerle bu istem gerçekleştirilemez. Bu yüzden, içinde yaşadığımız toplumu oluşturan bireylerin kültürel miras değerlerimizi tanımaları, sevmeleri ve koruma olgusunu benimsemelerinin gerektiğini düşünmekteyiz. Kültürel mirası koruma bilincinin geliştirilmesi için toplumu oluşturan farklı yaş gruplarına yönelik eğitim modellerinin geliştirilmesi ve bu modellerin eğitim kurumları, yerel kamu kurumları ve STK’ların katılımlarıyla uygulanması önemlidir.

Kültürel mirası koruma bilincinin geliştirilmesini amaçlayan farkındalık yaratma projesi örneğiniz var mı?

Tabii; yukarıda belirttiğim yaklaşım çerçevesinde, Antalya Bilim Üniversitesi Mimarlık Bölümü olarak biri ana okul öğrencilerine, diğeri ortaokul öğrencilerine yönelik iki farklı eğitim programı düzenledik. Burada ortaokul öğrencilerine yönelik eğitimimizin içeriğinden bahsetmek istiyorum. Üniversitemizin desteği ve koordinasyonunda, Antalya Döşemealtı Kovanlık Köyü Ortaokulunda öğrenim gören 11 ve 12 yaş öğrencilerine yönelik “Kültürel Miras ve Korunması” konulu eğitim programımıza, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Antalya Arkeoloji Müzesi ve Etnoğrafya Müzesi, Suna-İnan Kıraç Vakfı Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (AKMED) ve Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) destek verdiler.

(Bkz. proje bilgilendirmesi : https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijoses/issue/75045/1235541)

Eğitim programımızın kapsamında, öğrencilerin aktif katılım sağladığı atölyeler, geziler ve etkinlikler planladık. Antalya kent merkezine yaklaşık olarak 39 km uzaklıkta bulunan ancak tarihi kent merkezinde ve müzelerde yer alan kültürel mirasımızı oluşturan değerlerimizle ilgili yeterli bilgisi olmayan Kovanlık Köyü öğrencileri için yaşadıkları kenti ve sahip olduğu kültürel mirası tanımaları için fırsat sağlanmaya çalışıldı.

3 gün olarak planlanan eğitim programında, her gün farklı bir temaya odaklanılmıştır.

İlk gün ‘Doğal ve Kentsel Kültürel Miras’ temasına odaklanılmış; geleneksel konutlar, ekoloji ve doğal yaşam ile ilgili sunumlar yapılarak Kaleiçi’ne bir tarihi kent merkezi gezisi düzenlenmiştir.

İkinci gün tarihi yapılar üzerine kurgulanan bir oyunla başlamış, müze gezisi ile devam etmiş ve ‘Arkeoloji’ temasına odaklanılmıştır. Gün sonunda müze ve kent gezisi üzerinden bir bilişsel haritalama atölyesi yapılmıştır.

Üçüncü gün ise ‘Somut Olmayan Kültürel Miras’ temasına odaklanılmış, Etnografya Müzesi gezilmiş, Kovanlık Ortaokulu’nun bulunduğu Döşemealtı İlçesi’nin önemli, somut olmayan kültürel miras değerlerinden olan Döşemealtı halılarının renk, motif ve desen özelliklerini öğrenmeyi hedefleyen bir atölye çalışmasıyla eğitim sonlandırılmıştır. Eğitim sürecinde, temelde ‘Farkındalık Yaratmak’, ‘Dinamik Öğrenme Ortamları Oluşturmak’ ve ‘Bellek Oyunları ile Bilgileri İçselleştirmek’ olarak gruplandırılmış üç metodun kullanımı benimsenmiştir.

Eğitim sürecinde Antalya Bilim Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencileri oyunlara ve atölye çalışmalarına destek vermiş ve öğrencilerle birebir iletişim halinde olmuşlardır. Eğitimin oyun, gezi ve atölyelerle dinamik öğrenme ortamları oluşturularak kurgulanması, öğrencilerin kültürel miras konusunda daha kalıcı bilgiler oluşturmasını ve bu süreçten keyif alarak öğrenmelerini sağlamıştır. Bu etkinlik sonrasında öğrencilerin kişisel gözlemleri ile yakın çevrelerindeki kültürel miras ögelerine ilişkin farkındalıklarının artmasını beklemekteyiz..

Aslında sadece öğrencilere yönelik değil, farklı yaş ve meslek gruplarına yönelik düzenlenecek keyifli ve eğitici gezilerin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda yakın zamanda Antalya Mimarlar Odası, Genç Mimarlar Meclisi yönetimi tarafından düzenlenen “Altı Üstü Mimarlık” etkinlikleri dizisinin birinde, Saat Kulesinden başlayarak Karaalioğlu Parkında biten rotamızda genç meslektaşlarıma Kaleiçi mimari mirasını anlattım. Soru cevaplı, tartışmalı, paylaşımcı gelişen gezimiz çok keyifliydi. Sonrasında aldığım geri bildirimler ise beni çok mutlu etti. Anlaşılıyor ki bu tür gezilerimiz devam edecek. 

 

Hiçbir eylem yok ki, stratejik bir planı, bir yol haritası olmadan istenen sonuca ulaşsın.

Kültürel mirası koruma çalışmaları da bir planlama gerektirir. 

Esin hanım, Kültürel Miras alanlarının tanımlama, koruma, sürdürülebilir olmasını sağlama konuları nasıl planlanır ve yönetilir? Özetle kültürel varlıkların sürdürülebilir korunması nasıl mümkün olur?

Evet Leyla hanım, kültürel ve doğal miras alanlarının korunabilmesi sorunu, karmaşık bir konudur. Özellikle de karma sit yani 2 ayrı tip sit alanının bir arada olduğu durumlarda durum daha da zorlaşmaktadır. Örneğin Kaleiçi hem kentsel, hem de III. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenmiştir ve karma sittir. Bu durumdaki sit alanları için yönetim planlarının hazırlanması sürdürülebilir bir yaklaşımla korunmaları açısından önem taşımaktadır.

Kültürel ve doğal miras alanlarının korunabilmesi amacıyla yasa, tüzük ve yönetmelikler hazırlanmış olup, bunlardan Alan Yönetim Planı ile ilgili bilgi vermek isterim. Kültürel ve doğal miras alanlarının yönetimi ve yönetim planlaması ile doğrudan ilgili olan bu yönetmelik 25.11.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. “Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile alan yönetimi ve yönetim planlarına ilişkin tüm hususlarda düzenleme yapılmış, yetkili organlar tanımlanmıştır.

 

Yönetim planlarının hazırlık çalışmaları kapsamında alanın somut ve somut olmayan kültürel miras değerleri, alanın fiziksel, çevresel özellikleri, sosyal ekonomik yapısı, ekonomik yapısı belirlenir, alanın güvenliği ve temel riskleri araştırılır. Daha sonra araştırmalar derinleştirilerek, paydaş analizi, GZFT analizi gibi analizlerin yapılması gerekir. Yönetim Planının vizyonu ve amacı doğrultusunda organize edilen paydaşların katıldığı toplantılarda tartışmalar ve sonrasında gerçekleştirilecek çalışmalardan sonra hedefler, stratejiler ve eylemler geliştirilir. Ve kısa, orta, uzun vadeli olarak geliştirilen eylemler gerçekleştirilir. Ancak yapılması planlanan çalışmaların, izlenmesi, değerlendirilmesi ve 5 yıllık süre sonunda da güncellenmesi önerilmektedir.

Alan Yönetim Planı hazırlanması Dünya Miras Listesine adaylık başvurusu için de ön şart niteliğindedir. Antalya’nın sınırları içinde çok sayıda kentsel sitler, arkeolojik sitler, doğal sitler yer almaktadır. Bazı alanlar ise karma sit niteliği taşımaktadır. Bu alanların korunması için gereken paydaşların katılımıyla yönetim planlarının hazırlanacağını umuyorum. Ama hakikaten zor işler, bu çalışmaların alanın niteliğine, sorunlarının yoğunluğuna göre bir program dahilinde öncelik sırası verilerek hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.

Antalya Kent Konseyi Kültürel Miras Grup Başkanısınız, bu grubun çalışmaları hakkında görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?  

Antalya Kent Konseyi Kültürel Miras Grubunun toplantılarına 2021 yılından beri katılmaktayım. 2024 Şubat ayından itibaren de, grupta yapılan seçimden sonra kurulan yeni yönetimde başkan olarak görevime devam ediyorum.  Bildiğiniz gibi, sınırları içinde yüzlerce antik kent ve yerleşim barındıran Antalya ülkemizde ve dünyada çok özel bir yere sahiptir. Antalya tarihi kent merkezinin, içinde bulundurduğu Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimari mirası ile çok katmanlı kültürel miras niteliği taşıdığı görülmektedir. Bu mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması hedefi, kentlilik bilincinin yerleştirilmesini, koruma çalışmalarının çağdaş restorasyon kuramı çerçevesinde gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Biz de kentte kültürel mirasın korunmasına yönelik yapılmakta olan ya da yapılması gereken çalışmaları kültürel miras grubu üyelerimizle takip ederek gündem belirliyor ve koruma çalışmalarına katkı vermeyi amaçlıyoruz.

 

 

Esin Hanım, bu çok değerli söyleşimizin ilkinde, kültürel miras üzerine özet bile olsa bir çok önemli konulara değindik. Bunu bir yazı dizisi kabul edelim ve bir sonrakinde görüşmek dileği ile size teşekkürlerimi ve çalışmalarınızda başarılar dileklerimi iletmek istiyorum.

 

Yazı içeriğinde yerel yönetimleri de ilgilendirecek kısımlarda (sizin de sohbetimizde belirttiğiniz gibi) her türlü iş birliğine hazır olduğunuz bilgisini burada da belirtmekten mutluluk duyuyorum.

 

Esin Kuleli'nden Geleneksel Mimariye örnek Düğmeli Evler ile ilgili bilgilendirme/sohbet linki (youtube) 

https://www.youtube.com/watch?v=kcX6nfftCXs

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.